Tarikat Dinimizde Var Mı? Sorusu Üzerine Bir Kadın-Erkek Çatışması: Mizahi Bir Bakış
Evet, bugün “Tarikat dinimizde var mı?” sorusuna yanıt ararken, sadece ciddi cümleler kurmayacağız. Çünkü bu soruya verilecek en iyi yanıt, arada bir gülümseyerek düşünmek ve bazen işi şaka yollu halletmek olabilir. Hadi başlayalım, ama hazırlıklı olun, hem kadınlar hem de erkekler bu konuda biraz kafa karıştırıcı olabilir!
Erkekler Tarikat Konusunda Stratejik Düşünür
Erkekler, bu soruya genellikle stratejik yaklaşır. “Tarikat nedir?” diye sorulduğunda, onlar biraz soluğu alıp bir iki derin nefes alır. Sonra şöyle derler: “Tarikat, çok eski bir kavram… Zaten her şeyin bir organizasyonu vardır, değil mi? Neredeyse her işin bir ‘lojiği’ vardır. Tarikat da bir tür organizasyondur, bir yapı, bir düzen.” Bu cümlelerin sonunda biraz memnuniyetle gülümsediğini hayal ediyorum.
Erkekler için tarikat, “daha büyük bir planın parçası” gibi görünüyor. Yani, “tamam, evet, bir tarikata katılabiliriz ama bu gerçekten uzun vadede bir strateji gerektiriyor.” Onlar için bu bir tür iş toplantısıdır. “Hangi tarikata girmeliyim, bu sektörde en hızlı şekilde nasıl yükselirim?” soruları akıllarından geçiyor olabilir. Kısacası, tarikat da bir tür network!
Kadınlar Tarikat Konusunda Empatik Yaklaşır
Kadınlar bu konuda biraz daha farklı bir açıdan bakarlar. “Tarikat? Ah, tarikat!” diye başlarlar. Onlar için bir tarikata katılmak, bir topluluğa ait olmanın verdiği sıcaklık ve o toplulukla birlikte ruhsal bir yolculuğa çıkmanın anlamına gelir. Genellikle, “Tarikatın ne kadar güçlü ve güven verici bir ilişki ağı sunduğu” üzerinde dururlar. Tarikat, onlar için sadece bir inanç sistemi değil, aynı zamanda sevgi, bağlılık ve iletişim yolu gibidir.
“Tarikat mı? Ah, ne güzel olurdu, ben de sevgi dolu bir toplulukta yer alırdım,” diyen bir kadına hep rastlayabiliriz. Kadınlar bu konuda “empati”yi öne çıkarır. Tarikatlar onlar için birer güvenli alanlar, tıpkı kadınların zaman zaman birbirlerine bakarak “Sen nasılsın?” diye sorması gibi. “Buradaki herkes bir şekilde birbirini anlayabilir,” diye düşünürler.
Tarikat Dinimizde Var Mı? Bir Karışım Sorusu
Peki, biz bu iki bakış açısını birleştirince ne olur? Yani, stratejik ve empatik yaklaşımları harmanlayınca tarikat hakkında ne çıkar? Şu çıkar: Tarikatlar, bizim dinimizde aslında hep var! Ama bu “varlık” sadece bir inanç biçimi olarak değil, aynı zamanda insanın kendisini bir yere ait hissetme çabası olarak da vardır. Erkekler “Bunda bir iş var” derken, kadınlar “Bunda bir ilişki var” diyor.
Dinî açıdan bakıldığında, tarikatlar, genellikle manevi bir rehberlik ve cemaatle bir arada olma halidir. Tıpkı toplumumuzda sıkça gördüğümüz “aile kavramı” gibi. Kadınlar için bu, daha çok bir bağ kurma, sıcaklık ve dayanışma anlamına gelirken, erkekler için bu, “akılcı bir düzen ve uzun vadeli planlama” demek olabilir. Yani, tarikat bir anlamda erkeklerin organizasyonel yeteneklerini, kadınların ise sosyal ve manevi bağ kurma becerilerini test eder.
Ne Anlamda Bir “Tarikat”?
Günümüzde tarikatlar sadece dînî bir yapı olarak değil, bir topluluk olma arzusunun da bir parçası olarak varlık gösteriyor. “Tarikat” diye baktığımızda, aslında hepimizin birbirimize katılmak, bir aidiyet duygusu oluşturmak ve bu yolu birlikte yürümek isteğimiz var. İşte burada, kadınlar ve erkeklerin farklı bakış açıları devreye giriyor.
Erkekler organizasyonel bir bakış açısıyla tarikatlara katılırken, kadınlar manevi destek ve toplumsal ilişki kurma ihtiyacıyla bu yapılarla ilgilenir. Sonuçta, “Tarikat dinimizde var mı?” sorusuna verdiğimiz yanıt, her birimizin dünyaya, topluma ve inanç sistemine nasıl yaklaştığımıza bağlıdır.
Sizin Görüşünüz?
Peki, sizce tarikatlar gerçekten dinimizde yer almalı mı? Ya da belki de hepimiz kendi küçük tarikatlarımızı kurduk, değil mi? Yani, sosyal medya hesaplarımız, WhatsApp gruplarımız ya da ilginç Netflix dizileri… Her biri birer tarikat değil mi? Gelin, bu konu hakkında ne düşündüğünüzü yorumlarda paylaşın! Kim bilir, belki de birlikte yeni bir tarikat kurarız—en azından eğlenceli olur!