Kasvetliydi ne demek? Aynı kelimeye bakan iki göz, iki dünya
Bazı kelimeler vardır ki onları sözlükteki tanımıyla anlamak yeterli olmaz. “Kasvetliydi” tam da öyle bir kelime… Havanın mı içimizin mi karardığını tarif ederken kullanırız ama gerçekte onun taşıdığı anlam, kişiden kişiye değişir. Üstelik sadece bireyden bireye değil, toplumsal cinsiyetin şekillendirdiği bakış açılarına göre de farklılaşır. Bu yazıda “kasvetliydi” kelimesine hem objektif ve veri temelli erkek bakış açısıyla hem de duygusal ve toplumsal etkiler odaklı kadın bakış açısıyla bakarak, tek bir kelimenin iki dünyada nasıl bambaşka çağrışımlar uyandırdığını keşfedeceğiz.
“Kasvetliydi”nin sözlükteki sade tanımı
Sözlük anlamına göre “kasvetliydi”, hem fiziksel hem de duygusal olarak ağır, karanlık ve boğucu bir atmosferi anlatır. Bu kelime bir havayı tanımlarken de kullanılabilir (“Kasvetliydi, güneş bir türlü doğmadı.”), bir ruh halini de tarif edebilir (“Kasvetliydi, hiçbir şey yapmak içimden gelmiyordu.”). Ancak işte asıl büyü, kelimenin bu temel tanımının ötesine geçtiğinde başlar.
Erkeklerin bakış açısı: Nesnel, veri odaklı, gözlemlenebilir kasvet
Erkeklerin çoğu “kasvetliydi” kelimesine daha objektif ve ölçülebilir bir yerden yaklaşır. Onlara göre kasvet, gözle görülen, sayılabilen ve analiz edilebilen bir durumdur.
– Hava kapalıysa, güneş ışığı azsa, nem oranı yüksekse: Kasvetlidir.
– Oda loşsa, renkler soğuksa, sesler yankılanıyorsa: Kasvetlidir.
– İnsanlar sessizse, enerji düşmüşse: Kasvetlidir.
İşte bu yaklaşımda “kasvetliydi” kelimesi, bir durumun tespitidir. Duygusal bir çağrışım taşır ama bu çağrışım çoğunlukla arka plandadır. Bu nedenle erkeklerin anlatılarında cümleler genellikle şu şekilde kurulur:
“Kasvetliydi çünkü gün boyunca güneş çıkmadı.”
“Kasvetliydi, insanlar konuşmuyor, şehir sessizdi.”
“Kasvetliydi; üretkenlik azaldı, moral düştü.”
Bu yaklaşımda kelime daha çok çevresel koşulların gözlemlenmesi üzerinden şekillenir. Sanki duygular değil de gerçekler konuşur.
Kadınların bakış açısı: Duygusal derinlik ve toplumsal yankılar
Kadınların yaklaşımında “kasvetliydi” kelimesi çok daha derin, çok daha katmanlıdır. Evet, hava karanlık olabilir ama asıl mesele havanın iç dünyadaki yansımasıdır. Kadınların dilinde bu kelime, ruh halini, toplumsal atmosferi, ilişkilerdeki gerginliği ve hatta tarihsel bir belleği bile içinde barındırabilir.
– “Kasvetliydi çünkü insanlar birbirine bakmıyordu.”
– “Kasvetliydi, sanki herkes susmayı seçmişti.”
– “Kasvetliydi çünkü umut yoktu.”
Burada kelime, sadece dış dünyayı tanımlamaz; iç dünyayı ve toplumsal duyguyu da anlatır. Kadınların anlatımında kasvet, çoğu zaman bir çağrışımlar zincirini tetikler: Geçmişte yaşanan bir hayal kırıklığı, bastırılmış bir özlem ya da sessizlikle gelen bir kopuş.
İki farklı gözle aynı manzara
Diyelim ki bir sonbahar günü şehirde yürüyorsunuz. Gökyüzü gri, rüzgar sert ve insanlar hızlı adımlarla geçiyor.
– Erkek gözünden: “Kasvetliydi çünkü hava basıktı ve güneş görünmüyordu.”
– Kadın gözünden: “Kasvetliydi çünkü insanlar birbirinden kaçıyor gibiydi, şehir sessizdi ama sessizlik barış değil, yalnızlık gibiydi.”
Aynı sahne, iki farklı bakış açısında tamamen farklı bir anlatıya dönüşür. Bu, dilin gücüdür: Aynı kelime, iki farklı zihin dünyasında iki ayrı evren yaratabilir.
Kasvetin toplumsal anlamı: Bir kelimeden fazlası
“Kasvetliydi” sadece bireysel duyguların ifadesi değildir; toplumun ruh halini de yansıtır. Ekonomik kriz dönemlerinde şehirlerin kasvetli göründüğünü söylememiz boşuna değildir. Sosyal gerilimler arttığında caddeler, meydanlar, hatta hava bile daha karanlık hissedilir. Bu noktada kelime, bir kişinin gözleminden çıkıp kolektif bir deneyimin aynası haline gelir.
Veri ile duygu arasında köprü kurmak
Kasvetliydi kelimesinin farklı anlam katmanlarını anlamak için ikisini de birleştirmek gerekir. Veriler bize atmosferin nesnel durumunu anlatır; duygular ise o atmosferin içimizde yarattığı yankıyı. İşte gerçek anlam da tam bu kesişim noktasında doğar.
Tartışma başlatan sorular
– Sen “kasvetliydi” dediğinde aklına önce hava mı gelir, hislerin mi?
– Aynı kelimeye bu kadar farklı anlamlar yükleyebiliyorsak, iletişimde gerçekten aynı dili mi konuşuyoruz?
– Kasveti ölçebileceğimiz bir veri seti olsaydı, yine de onu aynı hisseder miydik?
Son söz: Kasvetliydi, çünkü anlamı biz yüklüyoruz
Bir kelimenin anlamı sadece sözlükte yazmaz; biz ona hangi gözle baktığımızla şekillenir. “Kasvetliydi” erkek için bir gözlem, kadın için bir hissiyat olabilir. Ama sonunda hepimiz, bu kelimenin bir biçimde içimizi tarif ettiğini biliriz. Çünkü kasvet, aslında dış dünyanın değil, iç dünyamızın bir yansımasıdır. Ve belki de en önemli soru şu: Senin için kasvet ne demek? Yorumlarda birlikte düşünelim.